First love izledikten sonra bulmuştum bu filmi de. İzleyeli bir yıla yakın oluyor, telefonumun hafızasını karıştırırken ekran görüntüleri arasında repliklerini buldum. Dedim ki neden bloga yazmıyorum. Bu güzel filmden başkaları da yararlanmalı.
Vee işte karşınızdayım!
Bir nevi tükenmişlik sendromuna giren Mario, yani filmdeki Marcus, şöhretinden sıkılarak bir süreliğine Filipin'e kaçar. Orda da esas kızımız Joey ile tanışır ve biraz sapık damgası yer. Halbuki kızın hayatını kurtarmış sayılmasına rağmen.
Kızımız pastacıdır. Çok güzel, ağız sulandıran cupcakeler yapar. -İzledikten sonra ilk defa cupcake yapmamı sağladı.- Ama Marcus onun mutlu olmadığını düşünür ve ona 'Sad Cupcake Girl' lakabını takar.
Yanlış hatırlamıyorsam film bu replikle başlamıştı. Filmi biraz dram, kaderin ayırdığı birleşemeyen genç çift klişesiyle beklemiştim. Ama beklediğim gibi olmadı.
Havada aşk kokusu var diye bir şarkı mırıldanmaya başlıyorum bu sahneden sonra.
Filmde çok güzel olaylar oluyor ama anlatmaya başlarsam bütün filmi buraya yazıp sizi spoilera boğarım. O yüzden izleme keyfini size bırakıyorum.
Bence birine söylenebilecek en güzel şeylerden biri. Verilen değerin en güzel gösteriliş şekli bu iki cümle.
Filmde beraber balona dileklerini yazıp gökyüzüne bıraktıkları bir sahne vardı. O sahne favorimdir. En güzel sahne bence o ve Marcus'un serenat yapmasıydı. Serenettan sonraki yüz ifadesiyle yazımı bitiriyorum.