20 Ağustos 2016 Cumartesi

Yûsuf kuyu, Züleyha zindan

    Yusuf ile Züleyha'nın hikayesinin bir çok ağızdan duymuş olsam da tamamını Nazan Bekiroğlu'nun kaleminden okuyarak öğrendim. Duyduklarımdan aklımda kalan Züleyha'nın kötü bir kadın olduğuydu. Hayır hayır lafımı geri alıyorum. Züleyha'nın kötü bir kadın olup olmadığını ben bilemem ve şu an buna dair bir fikir kırıntım dahi yok. Nazan Bekiroğlu kalemiyle, yazısıyla bunu tamamen değiştirdi.


Kitabı okumadan önce gördüğünüz, fikir sahibi olmanızı sağlayan cümleler vardır ya benimkiler de bu cümlelerdi. Bu cümleleri gördükten sonra merak ederek almıştım kitabı. 

"Züleyha Yusuf’a bir mektup yazmaya başlayınca. Yusuf diye başladı, Yusuf diye bitirdi.gördü ki hitaptan öteye geçemedi. Anladı ki aşkın namesinde ser-nameden öte kelam yok.ve Züleyha’ nın lügatinde Yusuf’tan öte sözcük yok."

Kitaba başladığımda çok bir beklentim yoktu aslında. Bir iki cümle karşıma çıkar da altını çizerim düşünüyordum. Tamamen yanılmışım. Yazarın kalemi o kadar etkileyici ki bende her cümlenin altını çizme isteği uyandırdı. Ben de bir yerden sonra çizmeyi bıraktım.

Nazan Bekiroğlu'nun kalemiyle tanışmak için geç kalmışım, okumadığım bilmediğim zamanlar için üzülüyorum şu an. Birkaç cümleyi de buraya bırakıyorum.




"... güzelliğin bir derin kuyu senin. Bir düşenin kurtuluşu kolay olmaz. Ne mutlu kalbine sen düşene, ve ne mutlu senin kalbine düşene."

"Görüyorsun ya Yusuf, seni sevdiysem yazgım bana yapacak başka bir şey bırakmamış olduğundan."

"Değil mi ki doğum ve ölüm tarihleri arasına sıkışmış bir hayat olacaksın. Ve her dediğin doğru çıkacak.
Değil mi ki şimdiden bir “hiç”sin. Bizim çok sonraları sürünerek geleceğimiz yerde şimdidesin. Hây!
İşte önünde dizlerim üstündeyim. Hây!
Değil mi ki sen bir delisin.
Helâl et gitsin aklını.
Aklın geride bile kalmasın."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Author Info

Followers

featured Slider