Küçükken zevkle okuduğum, dinlediğim masallara dönüp baktığımda üzerimde aynı etkinin kalmadığını fark ediyorum.
E çok normal bu, ne var bunda diyebilirsiniz. Ben de diyorum. Büyükdükçe bakış açımın tamamen değiştiğini fark ediyorum. Mesela 'İyi kader çeşmesi'ni" okuyunca sonuna takılı kaldım. Sör Bahtsız neden Amata'ya evlilik teklifi etmişti? Evlilik bu kadar kolay mıydı? Ya da mutlu olmak, doğru insanı bulmak?
Masallara inandığımız yaşlarda mutluluk bu kadar yakın, gerçekler bu kadar uzak mıydı bize? Ya da uzaklaştıran ve yakınlaştıran biz miyiz? Yoksa bilincimize yerleştirilen baskılar, düşünce sistemi mi bizi bu hale getirdi? Bilemiyorum henüz bu soruların cevaplarını.
Her şeye rağmen masalları okumak bana bir şeyler katıyor. Senelere göre kattıkları değişse de üzerimde etkisi yok demek haksızlık olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder